Apollon Efsaneleri: Marsias

Arachne'nin başına gelenler tanrılara şirk koşanlara yeterince ibret olmamış olacak ki Marsias adındaki bir genç kibrine yenik düşerek flüt çalmadaki ustalığıyla böbürlenmekte hatta kendini Apollon ile bir tutmaktaydı. Marsias doğuştan bir müzisyen değildi, bir çoban olarak -bazı kaynaklarda bir satir olarak- dünyaya gelmişti. 

Kırsalda bir nehir kenarına oturmuş sürüsünü otlatıyorken  yakınlardan gelen bir müzik sesi duyduğu güne dek ömründe ne bir flüt görmüş ne de sesini duymuştu. Bu müzisyenin kim olduğunu merak etse de onu ürkütmemek için oturup bekledi; hemen ardından akıntı Marsias'ın ömründe hiç görmediği bir şey -bir flüt- getirdi. Hemen sudan çekip aldı fakat müzik kesilmişti; böylece müziğin elinde tuttuğu tuhaf şeyden geldiğini anlamıştı. Flüdü dudaklarına dayadı ve aynı hoş melodi kulaklarını doldurdu. Flüt her insanın kullanabileceği bir şey değildi, bu güzel enstürman bizzat Athena'ya aitti. Tanrıça akarsuyun kenarına gizlenmiş flüt çalmadaki becerisini sınıyordu; fakat şans eseri sudaki yansımasına gözü ilişip de şişmiş yanakları ve kırışmış yüz hatlarını görünce sinirle flüdünü suya fırlattı. Flüt böylece Marsias'ın eline ulaştı ve çoban Marsias bir daha asla onu elinden düşürmedi.
Solda ağaca bağlanan Marsias ve Sağda
elinde altın liri ile Apollon
Kısa süre içinde Marsias kendini Yunanistan'ın en iyi müzisyeni olduğuna inandırdı; bu düşüncesini Apollon'un bile kendisiyle boy ölçüşemeyeceğini iddia etmesi izleyecekti. Müziğin tanrısı bir müddet bu küstahlığa göz yumdu. Fakat nihayetinde bu haddini bilmezlik karşısında sinirlenerek Marsias'a meydan okudu. Bu mücadeleye Müzler ya da Musalar yani İlham Perileri hakemlik edecekti. 
Marsias meydan okumayı kabul etti. Yarış sabahı tüm dünyaya bir sessizlik çöktü, sanki yaşayan herkes kulak kesilmişti. Marsias'ın müziği harikaydı; dinleyen herkes son nota kulaklarından silinene dek büyülenmişçesine oturdu. Ardından Apollon altın liri eline aldı ve ilk tele dokunmasıyla birlikte Marsias'ın dudaklarından dökülenden binlerce kat daha güzel bir müzik kapladı her yeri. Hakemler iki müzisyen arasında bir seçim yapmakta zorlanınca Marsias tekrar flüt çalmaya başladı. Müziği öyle ilginç bir şekilde huzur vericiydi ki Apollon bile zevkle dinledi. Gencin müziğinden ne kadar etkilenmiş olsa da, müziğin tanrısının bir çoban tarafından alt edilmeye hiç niyeti yoktu. Bu nedenle altın lirini tekrar aldı ve hoş melodisine bu kez muhteşem sesini de ekledi. Şarkısını bitirdiğinden artık herkes bu mücadeleden kimin galip geleceğinden emindi. Marsias yenilgiyi kabullenmeye mecbur kaldı. Bu başarısızlığa verilen korkunç cezaya göre Marsias'ın canlı canlı derisi yüzülecekti; zavallı Marsias'ın bu acımasız ölüm cezasına boyun eğmek zorunda kaldı. Apollon onu bir ağaca bağladı ve cezayı kendi elleriyle uyguladı. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Pandora'nın Hikayesi

Olymposlu Büyükler: Athena (Lat.Minerva)

Aphrodite Efsaneleri: Hephaistos, Ares ve Aphrodite