Artemis Efsaneleri: Actaeon
Nerede vahşi geyikler geziniyor ve insan eli değmemiş uçsuz
bucaksız ormanlar uzanıyorsa, orada Artemis yorulmak nedir bilmeden av peşinde
koşardı. Alevlerle kaplı güneş arabasının ilk ışığı tepelerin üzerine düşer
düşmez, kısa tuniğini kuşanır ve altın yayını kaptığı gibi o günün avı için
perileriyle birlikte yola çıkardı. Kovalamacanın yorgunluğuyla öğle vakti dağ
pınarlarının şırıl şırıl aktığı ve yaprakların bir perde gibi etrafını sardığı
tenha bir köşe arardı.
Bir gün bakireleriyle birlikte serin suların tadını çıkarıyorken,
ağaçların arasından gelen bir çıtırtı işittiler. Sesin geldiği yöne
baktıklarında kendilerini izleyen genç bir avcı farkettiler. Bu, şafaktan beri
geyiği bir başına takip eden Actaeon’du. Akarsuya yaklaştıkça cıvıl cıvıl genç
kız gülüşmelerini işitmiş ve meraka kapılmıştı. Neşe dolu gülüşlerin kaynağını
öğrenmek için görüşünü engelleyen dalları iki yana ayırdı. Artemis ve
perilerini fark ettiğinde büyük bir dehşete kapıldı; ancak çalılar arasında
gözden kaybolmadan önce tanrıça onu gördü ve avucuna aldığı bir miktar suyu yüzüne
fırlatıp şu sözleri söyledi: “Haydi git şimdi gidebilirsen ve Artemis’i nehirde
yıkanırken gördüm de!”
Sözler Artemis’in dudaklarından dökülür dökülmez, Actaeon’un tüm
vücudu değişti. Toynaklara dönüşen el ve ayaklarına, hızla geyik postuna
dönüşen cildine korku içerisinde baktı. Kafasından boynuzlar çıktı ve dört
ayağı üzerine düştü; kendisini bir erkek geyiğe dönüşmüş halde buldu. Başına
geleni tam anlamıyla kavrayamadan, tazıların ulumasını duydu; biliyordu ki
güvende olmasının tek yolu kaçmaktı. Çalılar arasından fırladı fakat köpekler
peşindeydi. Vahşi hayvanların düşmanlarını nasıl atlattığını bilmediğinden, çok
uzaklaşamadan köpek sürüsü tarafından yakalandı. Hepsi boğazına yapışmış
hırlıyor ve diş geçiriyorlardı. Sesini yitirmiş olduğu için yardım isteyemedi;
köpekler onu bir saniyede paramparça ettiler. Böylece Artemis öcünü almış
oldu...
Yorumlar
Yorum Gönder