Aphrodite Efsaneleri: Hephaistos, Ares ve Aphrodite

Aphrodite betimlemesi
🔺Hera'nın yeryüzünü diğer tüm tanrıçalardan daha çok gözetlediğine şaşmamak gerek, çünkü biliyordu ki ölümlü kızların sahip olduğu güzellik yüce Zeus'u kolayca baştan çıkarak altın tahtından ayrılmasına neden olabilirdi. Dolayısıyla bir gün Olimpos'u çevreleyen beyaz bulutların arasından bakıp dalgalı denizlerin kucağında ancak rüyalarda mümkün olan güzellikte bir varlık gördüğünde sinirlenmekte haklıydı. 


🔺Hera'nın kıskanç bakışlarının hedefindeki kız o kadar güzeldi ki, sıradan insanlar gibi etten kemikten yaratılmış olması mümkün değildi. Hera, gördüğü şeyin kanlı canlı bir varlık olamayacağına öyle inandırmıştı ki kendini, bu yaratık gökkuşağının renklerinin ve denizin ak dumanının kendine oynadığı bir oyun olmalıydı. Okyanusun bağrında şefkatle uyuttuğu bu güzel varlığı batı yeli Zephyrus ağır ağır sahile taşıdı. Gün ışığı al yanaklarına düşüyor, dalgaların üzerinde salınan uzun saçları ise örülmüş altın gibi parıldıyordu. Tepesindeki gökyüzü gözlerinin mavisinden ne daha tatlı ne de daha derindi. Dudaklarındaki hafif tebessüm, bahar esintilerinden daha büyüleyici bir cazibeye sahipti. Denizin aheste dalgalarının arasında kıvrılmış uyuyorken, batı yeli onu Kıbrıs'a taşıdı; ayakları sıcak kumlara değince tanrıça kendini dünyaya hiç mi hiç uğurlamak istemeyen dalgaların arasından yükseldi ve hafifçe sahile ilk adımını attı. Alnına düşmüş ıslak lüleri şöyle bir savurdu, mermer kadar beyaz göğüs ve omuzlarındaki köpükleri üzerinden silkti ve ısıtan güneşin altında dimdik durdu - hayretler içerisindeki yaşlı yeryüzünün gördüğü en mükemmel varlıktı. Bu, deniz kabarcıklarından doğan, tüm Olimposlular içinde namı en uzak diyarlara ulaşacak olan aşk ve güzellik tanrıçası Aphrodite'nin ta kendisiydi.


🔺Çok geçmeden bu güzel manzarayı dikkatli Hera'nın dışında başkaları da farketmişti. Aphrodite aralarına katılır katılmaz tüm tanrılar onu içtenlikle karşıladı. Yeni tanrıçanın güzelliği ve zarafeti öyle büyüleyiciydi ki bütün tanrılar bağlılığını sunmak ve onu eşi yapmak için bir yarışa tutuştu -bizzat Zeus da güzel tanrıçaya gönlünü kaptıran taliplerden biriydi. Fakat "eğlenmeye düşkün" olan Aphrodite evlenmeyi kabul etmedi ve kendisine yapılan iltifatlara kulak asmadı. Kibirli tanrıçanın aşkını geri çevirdiğini gören Tanrılar Tanrısı onu tanrıların en çirkini ve horlananı Hephaistos ile evlendirerek cezalandırmaya karar verdi. Tüm evrende Zeus'un her kelimesi kanun olduğu için, Aphrodite bu emre itaat etmek durumundaydı. Evlenmiş olmasına rağmen hiçbir zaman bağlı ve sadık bir eş olmadı ve zavallı Hephaistos'a çok kötü günler yaşattı; Hephaistos biçimsiz vücudunun karısını tiksindirdiğini görüyor ve çok geçmeden mutluluğu başka yerlerde arayacağını biliyordu. 

Ares & Aphrodite
🔺"Altın" Aphrodite'nin gönlünü ilk kazanan, yakışıklı savaş tanrısı Ares oldu; güzel tanrıçanın tercihi olmaktan gurur duysa da bu tercihinin duyulmaması için temkini elden bırakmıyordu. Tenhada buluştuklarında, her şeyden haberi olan Hera dahil kimselere habersiz yakalanmamak için Ares'in yaveri Alectryon'u gözcü olarak bırakıyorlardı. Bir müddet her şey sorunsuz gitti; fakat bir gün Alectryon görevi başında derin bir uykuya daldı ve altın arabası içerisindeki aşıkların gizli buluşma yerine yaklaşan Apollon'u fark etmedi. Güneş Tanrısı neler döndüğünü anladı ve doğrudan Hephaistos'a giderek karısının Ares ile ne kadar güzel zaman geçirmekte olduğunu anlattı.

🔺Kızgınlık ve mahçubiyet duyan Hephaistos çelikten bir ağ yapmak için işe koyuldu; ağı tamamlayıp hızla Aphrodite ile Savaş Tanrısının halen birlikte olduğu yere gitti. Arkalarından yavaşça yaklaşarak ağı kafalarına geçirdi ve bağladı. Sonra aceleyle Olimpos'a döndü ve burada bütün tanrılara olan biteni anlatarak, hapsedilmiş aşıkların küçük düşürücü haline bakmalarını istedi. Hapsedilen çift nihayet serbest bırakıldığında Ares, Alectryon'u bulup neden Apollon'un gelişinden haberdar edilmediklerini sormaya gitti. İhmalkarlığının neden olduğu felaketten habersiz gözcüsünün huzur içerisinde uyuduğunu görünce tepesi atan Ares onu bir horoza dönüştürdü ve her sabah erkenden uyanıp güneşin gelişini haber vermek için ötmesini emretti. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Pandora'nın Hikayesi

Olymposlu Büyükler: Athena (Lat.Minerva)